Hayatta birçok zıt terim vardır. İlk aklıma gelen beyaz ile siyah, iyi-kötü, güzel-çirkin vb. Ve aydınlık ile karanlık… Bu iki terim aslında birbirlerine sıkıca bağlı. Aralarındaki bağı ise ziya yani ışık sağlamakta. Ziya ne kadar çok olursa aydınlık o kadar … Okumaya devam et
Yazar arşivleri: tunahancetin
“Okul Fobisi” hakkında bilinmesi gerekenler…
OKUL FOBİSİ NEDİR?
“Okul fobisi çok şiddetli şekilde çocuğun okula gitmek istememesi veya okulla ilgili son derece isteksiz ve ilgisiz görünmesiyle başlayan bir çocukluk hastalığıdır. Okul korkusu da diyebileceğimiz “Okul Fobisi”, hem psikolojik (algılama, sinirlilik, saldırganlık gibi normal olmayan davranışlarla) hem de fiziksel (bas ağrısı, mide bulanması, iştahsızlık…) gibi bir takim sorunlarla kendini gösterir”
OKUL FOBİSİNİN BELİRTİLERİ
- “Çocuk ‘okul’ kelimesini duyunca atağa geçer. “Okul” kelimesi dahi onları tedirgin eder.
- Okulla ilgili son derece ilgisiz ve isteksizdir.
- Uyku düzeni bozulur.
- Genellikle aile bireyleri dışındaki kişilerle olan ilişkilerinde utangaçtır.
- Başarı ve takdir kaygısı taşırlar.
- Öğretmenden ve evinin dışındaki yapıdan korkar.
- Telaşlı, huzursuz ve içe dönük yaşamayı seçerler.
- Okula gitmemek için herhangi bir fiziksel nedene dayanmayan asılsız hastalıklar ortaya atarlar. Sürekli asılsız bahaneler uydururlar.
- Okul gereçlerine son derece itinasız davranır. Arkadaş edinmez. Okuldan korkar.”
Bütün bunlara ek olarak her okula gitmek istemeyen çocuğun “Okul Fobisi” olduğunu da söyleyemeyiz. Bazı durumlarda gerçekten çocuğun bedensel olarak rahatsız olması ya da sınıfında sürekli olarak yaşadığı olumsuz olaylardan ötürü okula gitmek istememesi söz konusu olabilir. Bu tür durumlar sadece çocuklar tarafından değil herkes tarafından yaşanabilir.
OKUL FOBİSİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Okul fobisi 6-11 yas arası çocuklarda daha sık görülür. Okul fobisi erkek öğrencilerde daha sık görülür.
Okul Fobisinde aile faktörü; aşırı kollamacı, telaşlı, sarmalayan ailelerin çocuklarında, okula başlayana kadar ailesi dışında bir sosyal hayatı olmayan çocuklarda, boşanan ailelerin bir ebeveynine bağlı olarak yasayan çocuklarda, ailesinden birini ölüm, hastalık, taşınma gibi bir sebeple kaybeden çocuklarda daha sık görülür.
Okul Fobisinde öğretmen ve okul faktörü; çok kalabalık sınıflarda, sert mizaçlı bir öğretmenin sınıfında, baskıcı, ezberci, hırpalayan ve aşırı kuralcı eğitim sistemlerinde daha sık görülür.
Eğer çocuğun okula karşı isteksizliği ve korkusu aile ve öğretmen tarafından önemsenmezse okul fobisi kronikleşir ve yarıda kesilen bir okul hayatıyla sonuçlanabilir. Bu sebeple okula gitmek istemeyen ve okul kelimesi duyunca telaşla atağa geçen çocuklarınızı dikkate alın öğretmeninden ve bir uzmandan mutlaka yardım isteyin.
OKUL FOBİSİ VE BAŞARI
Çocuklarda okul korkusunun meydana getirdiği sorunların zamanında çözümlenememesi durumunda, bu korkunun hayat boyu başarısızlığa davetiye çıkardığı bilinmektedir. Ayrıca eğer bir çözüme ulaştırılamazsa çoğunlukla da erken yaşta okul hayatının yarıda bırakılması durumlarıyla karşılaşılabilmektedir.
NELER YAPILABİLİR
Bu durumun genellikle okula yeni başlama dönemlerinde görülebilen bir çocuk hastalığı olduğunu kabul etmek ilk ve en önemli konudur. Yardım almak mühimdir. Bu hastalığın tedavisinde, çocuğun bireysel tedavisi yanında aile tedavisi de gerekebilir.
Okul korkusu nedeniyle eve gelen çocuğun zaman geçirilmeden okula geri döndürülmesi gerekmektedir. “Çocuğunuza okula dönmesi konusunda ısrar edin. Okul korkusunda yapılacak en iyi şey, çocuğunuzu mümkün olduğunca çabuk okula geri götürmenizdir.
Okula devam çocuğunuzun okul korkusunda yasadığı fizyolojik belirtilerin azalmasına yardımcı olur ve sonunda çocuğunuz okula gitmekten yeniden zevk almaya baslar. Bu nedenle çocuğunuzu, okula gitmeye devam ettiği sürece kendini daha iyi hissedeceği konusunda ikna edin.
OKULA GİTME ZAMANLARINDA ESKİSİNDEN DAHA KARARLI OLUN
İlk zamanlar okul sabahları güç olabilir. Bu zamanlarda çocuğunuza kendisini nasıl hissettiğini sormayın. Çünkü bu durum çocuğunuza şikâyet etmek için fırsat ve cesaret verecektir. Çocuğunuzu gözleyin, eğer ev içinde dolaşabiliyor ve çok rahatsız görünmüyorsa okula da gidebilecektir.
Şayet çocuğunuzun fiziksel yakınmaları varsa ve genel yakınmalarına benziyorsa, çok fazla tartışmadan onu hemen okula hazırlayın ve gönderin. Eğer çocuğunuzun sağlığı konusunda endişeliyseniz, doktor kontrolü yararlı olacaktır. Aksi halde okula gönderin ve öğretmeni durumdan haberdar edin, çocuğunuz ciddi bir şekilde hastalanırsa sizi arayıp haber vermelerini isteyin.
Çocuğunuz okula geç kaldığında, servisi kaçırdığında, mutlaka onu okula göndermek için başka çözümler geliştirin ve en kısa zamanda okula gönderin. Bazen çocuğunuz kendiliğinden eve dönebilir, bu durumda da yapmanız gereken onu okula geri göndermektir. Çocuğunuzun öğretmenini konu hakkında bilgilendirmeniz, öğretmenin çocuğunuzu anlaması konusunda yardımcı olur. Öğretmenin bilgilendirilmesi, öğretmenin çocuğunuzun bazı davranışlarına daha toleranslı olmasını sağlayabilecektir.
ÇOCUĞUNUZLA OKUL KORKUSU HAKKINDA KONUŞUN
Okula gitme vakti dışında bir zamanda çocuklarla okul korkusu hakkında konuşmanız faydalı olacaktır. Okul korkusu hakkında çocuğunuzu suçlamayın ya da küçümsemeyin. Bu durumun birçok çocuk tarafından yaşanabildiğini ve zaman için kendisini mutlaka daha iyi hissedeceğini anlatın. Çocuğunuzu tam olarak neyin mutsuz ettiğini öğrenmeye çalısın. Çocuğunuza, olabilecek en kötü şeyin ne olabileceğini sorun.
Eğer sizin bu konu hakkında yapabilecekleriniz varsa elinizden geleni yapacağınızı söyleyin. Eğer çocuğunuz okulda fiziksel belirtilerin çok artmasından korkuyorsa, öğretmene uygun bir yerde 10-15 dakika dinlenebileceğini söyleyin. Okul korkusu olan çocuklar, okul dışında daha çok aileleri ile zaman geçirmek, evde oynamak, odalarında yalnız olmak ya da televizyon seyretmek isterler.
Birçoğu geceleri arkadaşlarının evinde kalamaz, hemen eve dönmek ister. Böyle durumlarda çocuğunuzu akranları ile vakit geçirmesi için teşvik edin. Çeşitli aktivitelere göndermek, arkadaşlarını evinizde geceleri kalmaları için davet etmek, çocuğunuza yardımcı olacaktır. Okula gitmek istemeyenin ya karni ağrıyor ya da başı. Eğitim hayatıyla yeni tanışan veya okulda çeşitli sorunlar yaşayan çocuklar, gerçekte var olmayan hastalıkları bahane ederek, okula gitmemenin yollarını arayabiliyor.
ÇOCUĞUN OKULA UYUMUNU KOLAYLAŞTIRMAYA YÖNELİK AİLELERE ÖNERİLER
Çocuk için yepyeni bir çevre olan okulda, uyulması gereken kurallar, yeni arkadaşlar, öğretmenler ve yerine getirilmesi gereken öğrenim görevleri onu bekler. Çocuğun okulda yaşayacağı güçlükleri en aza indirmek ve bu sürece daha kolay adapte olmasını sağlamak amacıyla:
Çocuğa okul açılmadan önce okul ve öğretmen tanıtılmalı, okul ve öğretmen ile ilgili doğru olmayan abartılı şeyler anlatılmamalı.
Çocuğunuzun hatalı davranışlarında okulu ve öğretmenini caydırıcı bir unsur, bir korkutma aracı olarak kullanmayın.”Böyle yaparsan öğretmenin seni sevmez”, “Seni okula almazlar” gibi cümlelerden kaçının. Bunlar çocuğunuzun okulla ilgili olumsuz düşünceler geliştirmesine neden olabilir.
Okul alışverişine çocuğunuzla birlikte çıkın ve satın aldığınız araç gereçle ilgili mülkiyet duygusu geliştirmesine yardım etmek için bunları uzun süre kullanacağını, ona ait olan araç gereçler olduğunu anlatın.
Okulun ilk günü çocuğunuzu okula siz götürün ve kendini güvende hissetmesi için bir süre okulda kalın.
Okula başlamak çocuğunuzun ve sizin yaşamınızda yeni bir düzen demektir. Sabahları okula gitmeden önce birlikte kahvaltı etmeye, onu okula uğurlamamaya dikkat edin. Son dakika uyarılarından kaçının. Bu sadece çocuğunuzun huzursuzluğuna neden olur.
Okulla birlikte başlayan yeni düzende çocuğunuzun başlangıçta biraz zorlanabilir. Televizyon seyretmek, arkadaşlarıyla oynamak isteyebilir, ödevlerini yapmayı ihmal edebilir. Zamanı düzenlemesi için ona yardım edin, gerekirse birlikte bir çizelge hazırlayın.
Düzenli uyku uyumasını sağlayın, ödevlerini yetiştiremediği için ya da bir program izlemek istediği için uykusundan fedakârlık etmesine izin vermeyin.
Okulla ve öğretmeniyle yapıcı bir diyalog içinde olun, öğretmeniyle ilgili bir otorite karmaşası yaratmamak için çocuğunuzun yanında öğretmenini eleştirmeyin. Çocuğunuzun kendi başına halletmesi gereken meselelere karışmayın, bırakın sorunu halledebileceğini görsün.
Çocuğunuzun tüm yaşamının okul olmasına izin vermeyin. Arkadaşlarıyla birlikte olması için fırsatlar yaratın ve bir uğraş edinmesi için onu teşvik edin.
Emekli Kim?
Bugünlerde işe yeni başladım. 16 yıldır devam eden örgün eğitim hayatım artık nihayete erdi. Ben çalışmaya başlarken de yüzlerce insan sona yani emekliliğe ayak bastı. Emeklilik kelimesiyle tanışmama daha yıllar yıllar var ve onunla ilgili hiçbir olumsuz bir anım olmamasına karşın bu kelimeyi çok itici buluyorum. Emeklemek gibi bir anlam canlanıyor sanki zihnimde de o emeklediğim şirin ama çaresiz olduğum zamanlardaki hallerime gideceğim oluyor.
Emekler veririz işe, hayata, insanlığa… Bunu ömür boyu da yaparız. Aslında da hep bir emekler silsilesidir uğraştığımız. Çünkü attığımız her adımda dahi bir gayretimiz, var olan enerjimizi bir amaç doğrultusunda kullanmak vardır. Belli bir yaşa gelininceye kadar emekler hep devam ettiği gibi emekli olunduktan sonra da emek bitmez. Dedim ya emek hep vardır; ancak ondan sonra ki emeklerin pek kıymeti yoktur sanki.
Uzun yıllar emeğini harcayanlarda emeklilik günlerindeki planları düşlemek gelir mutlaka. O günlerin ne kadar güzel olabileceği tasvir edilebilir. Hoş, emekli olunca boşluğa düşen insanların çokluğu apayrı mesele. Geçen gün, yeni taşındığım ilçedeki taksici Tacettin Abi ile tanıştım. Kendisi emekli ambulans şoförü. Taksisiyle yolda giderken birden yağmur başladı. O sırada hava soğuk, arabanın silecekleri de yağmur sularıyla cedelleşmekteyken Tacettin Abi “Bak şimdi deniz kenarında olacaksın, bu yağmur tanelerinin tek tek suya düşüşünü üşümeden izleyeceksin” dedi. Ben birden irkildim önce ve hemen gözümün önünde abinin anlattıkları perdeleniverdi. Denizkıyısı, deniz deyince akla ilk gelen tatil olunca sordum O’na tatillerle aran nasıl diye. O da dedi ki “Emekli olmadan önceleri benim yıllık 20 gün iznim olurdu, onda da aynen bu dediğimi yapar, denizin kıyısında güzel bir tatil yapardım. Şimdilerde çocuklar, hanım neden tatil yapmıyoruz, sen boşa mı emekli oldun diyorlar” dedi gülümseyerek. Bunun arkasından “Sen tatilden de emekli olmuşsun abi” diyecektim ama o sırada çoktan düşünmeye koyulmuştum: emeklilik=rahatlık mı? Yoksa emeklilik yaldızlı bir geçmişin hazin sonunun bir habercisi, tabut yoluna giden yola dönülecek son kavşak mı?
Bazen aklıma, emeklilik için ayrılan ve ödenen paraları biz kendimiz biriktirsek de belli bir yaştan sonra ordan alıp alıp kullansak diye komik fikirler gelir de düzenin çarkına güleceğim gelir. Yıllar yılı emekli maaş kuyruğu da beni böyle düşünmeye sevk etmiş olabilir. Neyse ki son yıllarda o manzaralar azaldı. O hal için bilinçaltlarına “oturup duruyorsunuz, biraz emek verin, sıraya geçip bekleyin de alın maaşınızı” mı denilmek istenirdi bilemem.
Bir de emeklilerin sürekli takıldıkları mekânlar vardır ya, çevrede oralar hep bilinir. Son durak bellidir zaten: bir mezarlık… Son iskân yeri. Oraya varma çoğu zaman arka plana atılır, belli yerlere takılınır. Bunlardan bir tanesi huzurevi olsa gerek. Her bayram yapılan huzurevi röportajlarıyla görünürler ordan çok insana. Huzurevi isminin de niçin o şekilde verildiği, huzur içinde yatılacağı mezar köşkü için hazırlanan bir konak mesabesinde olduğuyla ilgili gibi.
Emeklemekten emekliliğe uzanan hayat yolunda insan yeryüzünde hep tutunmaya çalıştıkça kalabilir. Emekliliği bir çıkış kapısı olarak görmek saçma, emeklilikten sonra hiçbir emek vermemek imkânsız, her gününü en güzel değerlendirip genç-yaşlı iken güzel yaşamak ise en mantıklısıdır. Güzel ve mutlu yaşamak temennilerimle…
Altınyayla, Burdur
2011-09-10
B.G. Kayıt Defteri
Bireysel Görüşme Randevu Kağıdı
Okul Fobisi Dosya
Ders Çalışma Programı Örneği
Aile Görüşme Kayıt Defteri Örneği
İşitme Engelli Çocuklarda Bireyselleştirilmiş Okuma Eğitimi
Yrd. Doç. Dr. Ümit GİRGİN
Anadolu Üniversitesi
Eğitim Fakültesi İşitme Engelliler Anabilim Dalı
Yukarıda ismi geçen akademisyenin çalışmasıdır. Dosyaya *pdf olarak şu linkten ulaşabilirsiniz: