Lise Öğrencilerine Motivasyon Semineri

İlk dönem sona ererken Korkuteli’ deki özel bir kurumda eğitimine devam eden lise öğrencileriyle motivasyon konulu bir seminer verdim.

Yaklaşık 1 saat süren seminerde Fen, Mesleki ve Teknik Anadolu ve Anadolu Lisesi’ nde eğitim gören gayet enerji dolu öğrenci grubunun aktif dinlemeyi bir an bırakmadığını kaydetmeliyim.

Motivasyon Semineri-Korkuteli

1

Yaratıcı Drama ve Sınıf İçi Uygulamalar Semineri

28 Nisan 2013′ te “Siz Drama” eğitmeni Suat Güneş’in etkin sunumuyla keyifli bir pazar söyleşisi tadında geçen seminerde, dramanın bu farklı türü hakkında sınıf içi ders işleyişi anlamında nasıl uygulanabileceği tartışıldı. Seminerden karaladığım notlarımı ve bunlarla yaratıcı drama semineriilgili düşüncelerimi paylaşayım:

  • Yaratıcı Drama (YD) ’da öğrenci aktif olarak katılımcıdır, (Çağdaş eğitim düşüncesinde de öğrenci merkezli eğitimle bire bir bağdaşmakta.)
  • Birden fazla duyguya hitap ederek öğrenme sağlar, (Öğrenmenin kalıcılığı için birden fazla duyu ile öğrenmenin büyük avantajı olacaktır.)
  • Derse karşı ilgisiz bir öğrenci daha kolay isteklendirilebilir, (Öğrencileri derse kazanmak için iyi bir yöntem olabilir.)
  • YD’ de temel olan, yaratıcılıklarını kullanması; duygu ve düşüncelerini de sürece katmasıdır, (Ders sırasında orijinal fikirler üretme, kişisel duygu ve düşüncelerin kullanılması çok boyutlu bir süreç işletilmesini sağlayabilir.)
  • YD’ de de, diğer drama türlerinde olduğu gibi tiyatro teknikleri ve oyunsu süreçler vardır, (Bu da dersin daha heyecanlı, aktif geçebilmesi ve böylece öğrencilerin sıkılmamalarını sağlayabilir.)
  • 3 farklı drama vardır: (Klasik) Drama, Eğitici Drama ve Yaratıcı Drama. Diğer drama türlerinden YD’ yi ayıran en belirgin özellik, bir metne/kalıba bağlı kalmaması, herkesin kendi duygu, beceri ve tecrübeleriyle katılmasıdır, (Bu sayede çok daha yeni, kalıpların dışına çıkılmış öğrenme ortamları oluşturulabilir.)
  • YD’ de iyi-kötü, doğru-yanlış şeklinde yorumlar, lider tarafından asla yapılmaz. Farklı bir şey söylemek isteyenin olup olmadığı sorularak sınıfın görüşü alınabilir, eksik öğrenildiğine kanaat getirilen kısımlar varsa not edilip başka bir zeminde konu yeniden işlenebilir, (Süreçte, herhangi olumsuz eleştiriye maruz kalmayan öğrenciler, kendilerini daha kolay ifade edebilecek, katılırken belli bir seviyede medeni cesarete kavuşabilecektir.)
  • YD, sınıf içi uygulamalarda 3 amaçtan birini gerçekleştirmek için uygulanır:  konuyu öğretmek, öğrenilenleri pekiştirmek ve öğretilen konunun ne kadar öğrenildiğini kontrol etmek, (Hem öğrenme sürecinde hem de öğrenmeden sonra bilginin işlenmesi kalıcılığı sağlama, ayrıca değerlendirme vaktinde dahi uygulanabilir olması, eğitimciler için ne kadar kullanışlı bir araç olduğuna ispat olabilir.)
  • YD sırasında, lider tarafından verilecek komutlar, sorulacak sorular mümkün olduğunca konuya ilişkin olmalıdır,
  • YD’ nin etkin olabilmesi için liderin, etkinliğin kurgusuna bolca çatışmalar, engeller koyması gerekmektedir. Zira sınıfın etkin kalabilmesi, dikkatin dağılmaması, öğrencilerin sıkılmaması ve öğrenmenin kalıcı olması için bu gereklidir,
  • YD etkinlikleri, az mevcutlu sınıflarda yapılabileceği gibi kalabalık sınıflarda da gruplandırmalar yapılarak uygulanabilir. Ayrıca gruptaki ideal kişi sayısı, 10-16 kişi olarak belirtilmektedir,
  • YD’ nin uygulanmasında, 4-5-6 yaş çocuklarına uygulanan yöntemler ile daha büyük çocuklar ve 1.-2.sınıf ve üstü sınıflarda uygulanacak yöntemler farklılıklar arz etmektedir.

YD’deki süreçler (Isınma/Hazırlık,(Doğaçlama), Canlandırma, Değerlendirme), süreçlerin tek tek nasıl işletileceği ve içinde nelerin bulundurulacağı, ayrıca kullanılabilecek canlandırma teknikleri (Rol Oynama, Toplantı Düzenleme, Donuk İmge… vs) gibi ayrıntılı bilgilere ulaşmak isteyenlere, buradan paylaşabileceklerimin bu kadar olduğunu belirtip en yakın drama kursuna kaydolmalarını ya da tavsiye edilen kitaplardan temin etmelerini naçizane tavsiye ederim. Zira dramanın bu etkin türünün, eğitim sürecine çok şey katacağı gayet açık.

Eğitimde Düşünme Becerileri Semineri

1-oğuz saygın24 Şubatta Oğuz Saygın’ın verdiği bu güncel içeriğe sahip seminer hayli kalabalık bir katılımcıyla Kadıköy Akla Kara Tiyatro Salonu’nda sohbet havasında gerçekleşti. Yılların verdiği tecrübesiyle katılımcılar olarak bizlerin, anlatımı ve özellikle sorduğu düşündürücü sorularla seminer boyunca zihnimizi açık tutan Oğuz Saygın’ın seminerde temel olarak vurguladığı iki konu tabuları yıkmak, farklı öğrenen öğrenciler için çeşitli eğitim ortamı oluşturmaktı.

Aamir Khan’ın eğitim üzerine olan başarılı filmi Yeryüzündeki2-oğuz saygın Yıldızlar (Taare Zameen)’dan da bir kesit alınarak örnekleme yapılan seminerde sunumu yaparken NLP tecrübelerine de zaman zaman değinen Saygın, içinde bulunduğumuz çağın bilgiye ulaşma açısından var olan kolaylığının insanlar üzerinde tembelliğe neden olduğu konusu, bilinçdışı süreçlerin hayatımıza olan etkisi 4-oğuz saygınnedeniyle bilincin açık tutulması noktasında dikkat edilmesi gerektiğinin de altı çizildi.

Verilen molalarda kendisiyle birebir ayaküstü de olsa sohbet edebilme imkanı bulabildiğim Oğuz Saygın, eğitim verdiği birçok firma/şirkete nazaran katılımcı olarak3-oğuz saygın ve ben öğretmen/eğitimcilerin var olduğu bir çalışmanın kendisini de heyecanlandırdığını, ülkemizin kanayan yarasın olan eğitim konusunda bir şeylerin değiştirilebilmesi için öncelikle bu kadronun kendi gelişimine önem vermesi, bilgi ve tecrübelerini artırmaya hevesli olması gerektiğini kaydetti.

Sonuç itibariyle, alanında isim yapmış bir isimden5-eğitimde düşünme becerileri-oğuz saygın-katılım belgesi böylesine dikkate şayan bir konuda seminer dinlemek, samimi üslupla birlikte eğlenceli bir aktivite oldu. Öğrencilere dikkat artırma konusunda aktif sorular, farklı açılardan bakma konusunda yeni bir farkındalık kazanma bağlamında verimli bir etkinlikti.

Büruciye Dergisi Rehberlik Köşesi’nde Yazmaya Başladık

Sivas’ taki bir eğitim kuruluşunun yeni yayına başlayan dergisi “Büruciye” için oluşturulan ve tamamen öğrencilere yönelik olarak faaliyet gösteren rehberlik köşesinde yazmaya başlamış bulunmamın heyecan ve sorumluluğunu yaşıyorum.buruc copy

Aylık yayın yapan dergimizde oldukça özgün, aynı zamanda daha çok pratiğe yönelik, ayrıca derlemenin ötesinde ve özellikle öğrenciye hitap edecek bir dil yapısıyla inşa etmeye çalıştığım yazılarla, derginin zengin içeriğinin yanında sırıtmamak için oldukça gayret sarf ediyorum.

Bu ay 2.sayı için hazırladığım yazı, öğrencilerin ders çalışma programı hazırlarken başvurabilecekleri, dikkat etmeleri gereken püf noktalar üzerinde yoğunlaşmakta. Geçen ay, yani 2012 Aralık ayındaki ilk çıkan sayısında ise tekrar etmenin başarı üzerindeki olumlu etkisine değinmiştim.

Bugünlerde 2013 Şubat sayısı için kolları sıvadık. Yarıyıl tatili kapıda olduğundan sömestre dair bir şeyler karalamak niyetindeyim; ayrıca çalışmalara şimdiden başladım. Blog yazmak ayrı şey ama dergide yazmak apayrı bir duygu imiş gerçekten. Zira yazdığınız her kelime hatta her virgül dahi matbu bir hale gelip, bir vücut bulup insanlarla temasa geçebiliyor. Bundan hareketle yazarların, usta kalemlerin, kadim yazı üstadlarının neler hissettiklerine kıyısından da olsa vakıf olabildim. Bakalım gelecek zamanlarda, gelecek sayılar neler getirecek.

Görsel, İşitsel, Dokunsal Öğrenme Semineri

dsc2604“Öğretmen gelişim seminerleri” kapsamında Edutasyon’ un organize ettiği “Görsel, işitsel ve dokunsal öğrenme stilleri” ve “Zihin haritaları ile hızlı ve kalıcı öğrenme” isimli Küçükyalı Tekden Koleji’ nin ev sahipliğini yaptığı seminerlerde bulundum.

17 Kasım 2012’ de bir gün süren seminerlerde ilk olarak jonklör ve eğitimci Serdar Güven tarafından dikkat ve konsantrasyon çalışması yaptırıldı.

dsc2607Daha sonra asıl konu olan “Her Çocuk Farklı Öğrenir: GİD ile öğrenme (Görsel, İşitsel, Dokunsal Sistem), Melike URAL GÜNTAN’ ın sunumuyla devam etti. Çok etkin bir anlatım bulunmasa da içerik anlamında üç öğrenme stili hakkında detaylı bilgilere yer verildi.dsc2616

Seminerin devamında da yine Melike URAL GÜNTAN’ ın sunumuyla “Zihin Haritalarıyla Hızlı ve Kalıcı Öğrenme” konusu anlatıldı.

Örnek zihin haritalarıyla desteklenen sunumda nasıl etkin not tutmanın günlük hayata bile nasıl uygulanabileceği konularına kadar anlatıldı.dsc2625

Paşa Torunu Sayısalcılar!

               Bugün, çalıştığım lisede 9. Sınıf öğrencilerimize alan seçimi (yeni adıyla ders seçimi ama neticeye bakmak lazım) başlamadan önce onlara birkaç taktik verdim. Anlattıklarımı ilgi ve dikkatle dinlemelerinin belki de en büyük sebebi kafalarında oluşan, seçecekleri derslerin bölüm ağırlığının ÖSYS kapıyı çaldığında onlara sunabileceği avantaj ve dezavantajları görmeleriydi.

                Açık ve net olarak söylemek mümkün ki ülkemizde sözel bölüm yani sözel ders seçimleri yapılan sınıflar, yapılan son değişiklikle farklı bir bölümden tercih yapıldığında katsayının değişmemesi kararından sonra ihtiyaç kapısı haline geldi. Şöyle ki kendi alanına net veya puan bazında güvenemeyen TM ve MF öğrencileri, TS’ den hiçbir puan kaybı olmadan tercih yapabilir hale geldi. Sayısal öğrencisi, alanı olan sayısaldan bir şeyler yapıp üzerine sözel konuları da koyarken durumum aksi sözel öğrencimiz için mevzubahis değildir. Zaten hali hazırda kendi alanından rakip fazlası olan sözel öğrencileri, başka kulvarlardan birilerinin de yarışa dâhil olmasını sayısal derslerden çakmamakla birleştirerek daha ağır bir külfete giriyor.

                Geçtiğimiz seneki ÖSYM istatistikî verilerine göz atarken, katsayı olayının yani şeklinin sözel öğrencileri açısından doğurabileceği sonuçları tahmin etmek hiç de zor değil. LYS- 3 denilen Edebiyat- Coğrafya testine 2011’ de katılan yaklaşık 650 bin öğrenci varken Fizik- Kimya- Biyoloji’ den oluşan LYS- 2 testine aynı yıl 280 bin öğrenci katılmıştır. Sonuç olarak sayısal bölümü öğrencilerinin akın akın, hiç olmazsa şansını denemek babında bile sözel sınavlarına (LYS 3 ve 4) girmeleri ve belki de oradan tercih yapmaları muhtemel olacaktır. YGS’ den yaptığı sayısal sorularıyla sözel öğrencilerinden daha da öne geçebilecek bu öğrenciler TS’ cileri zor bir girdaba sürükleyebilecektir.

                Alanlara göre (MF TM TS) üniversite taban puanları incelendiğinde de MF girişli bölümlere yerleşme puanlarının diğer alanlara kıyasla daha düşük olduğu, MF’ den yerleşilebilecek bölüm sayısının da çok daha fazla olduğu bilgilerini de ele alarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki şu anki ÖSYS sistemi, öğrencinin sayısal dersleri de belli bir seviyede bilmesini istemektedir. Ama az, ama çok fizik, biyoloji veya matematik bilgisi olmadan güzel bir bölüme yerleşmek, TS mezunu bile olsanız böylesi bir rekabette çok zor hale geldi. Dolayısıyla şu vakit sözel bölüm şeklinde telakki edilen bir kapı, arkasında onca zorluğu aralamaktan daha başka bir şey vaat etmemektedir.

                Ve uzun lafın kısası, muhtarın oğlu-kızı veya paşa torunu olup torpil geçilecek zaman çoktan geçmiş gibi. Fakat bunun imtiyazı sayısal bilmekten geçiyor; ÖSS ile ilişkin varsa sayısal bilmelisin arkadaşım.

Yeni Dönem

İkinci dönem başlıyor! Uzun sayılmayacak bir aranın ardından zil yine çaldı, ders zili. Soğuğun en içten veya samimi şekilde hissedildiği, yaşamakta olduğum şu ilçeden yine samimi günaydınlarıyla içimi ısıtan öğrencilerim de olmasa, hani bahsedilen pazartesi sendromu var ya, onu tatil x pazartesi şeklinde telakki edip kat be kat daha ağır bir ağırlık altına girmemem işten bile değil.

Ve bir de dipnot bugünden kendime: eğer idari kadroya ilerde olur da geçersem okul açılış ve kapanış zamanlarında öğrencilere kısa ve esprili fakat bilgi veren ve yönlendiren bir konuşma mutlaka yapacağım.

Yeni dönem hayırlı uğurlu olsun bizlere…

Dönem Sonu

İşte dönemin son okul günü. Uğurlayacağım öğrencilerimi, “Yine görüşeceğiz, özleyeceğim sizi” deyip uğurlayacağım. Üzüntü? Evet, hissediyorum. Var az çok. Ancak o kadar da yoğunum ki. Her sınıf ve şubeye az sayılmayacak şu tatilde dikkat etmeleri gerekenleri sayıyordum, saymalıydım da.

Hoş, güzel, tatildi. Tatil demek de dinlenmek ve belki de kaba bir tabirle tembellik etmekti. Peki onların tembellik etmeye ve aslında çocuk olmaya imkanları var mıydı? Maalasef! Anlattım onlara, haklısınız dedim ki haklıydılar. Dinlenin, eğlenin. Evet bunları yapın ama unutmamanız gereken bir şey var: sizler bir koşunun, uzun bir maratonun yarışmacılarısınız. İster farkında olun, ister olmayın bu böyle. Yapmanız gereken de öyle sabah akşam derskolik olmak değil, bunu iyi biliyorsunuz. Ve sonra devam ettim; “Notlarınızı göreceksiniz karnenizde ve aslında çoğunu biliyorsunuz şimdiden. Canınızı sıkan notlara sahip arkadaşım var mı aranızda?” denilince çoğu evet anlamında başını salladı. Ve yine “Peki bu cansıkıcı notları bu dönem düzeltip mutlu olmak istiyor musunuz?” diye sorunca yine aynı baş hareketi tepkisini aldım. “şu an bu dönemi bitiren ve sizinle aynı duygu ve düşünceyi paylaşan yaklaşık 17 milyon öğrenci var biliyor musunuz? Çoğu pişman; neden kötü notlarım var, neden notlarım daha iyi değil derdinden. Ve harekete geçmek, düzeltmek istiyorlar. Hissedebilirsiniz onların bu hislerini. Ama inanın bana onlar 2.dönem 1.dönemden daha başarısız bir tablo çizecekler. Gerçekten! Sebebi mi? Sebebi basit; bu tatil sürecinde ilk dönem eksik oldukları hatta belki de hiç olmayan bilgi altyapılarını ele almama hatasına düşmeleri. 2.dönem, 1.dönem üzerine inşa edilir. İlki sağlam olmazsa 2.sinden sağlamlık beklenemez.

Bu sözlerimin üzerine düzenli olarak dönem başından bu yana işlenilen konuları tekrar etmelerini, belli miktarda günlük sorular çözmelerini ve her gün en az 25 dakika kitap okumalarını tavsiye ettim.

Dirmil İ.Ö.O.da İlk Seminer

Eğitim-öğretim yılı, 1.sınıf öğrencilerimize 12 eylül itibariyle başlamıştı. Yeni yıldı, ancak onlar için en yeni. Çünkü üniversite hayatı da dahil edilirse 16 yıllık uzun ve zahmetli basamakları çıkacakları uzun bir merdivene ayak bastılar.

Bir gün öncesinden, 13 eylülde seminer haberini verdiğimiz 36 öğrenci velimizden 28 tanesi gibi bir çoğunluğun katılması sevindiriciydi. Ayrıca benim açımdan okulumdaki ilk seminer olması dolayısıyla apayrı bir önem arz eden bu seminerin renkli, eğlenceli ve faydalı geçtiğine inanıyorum. Buradan iştirakleriyle hem kendi bir taneleri, çocuklarına önem verdiğini gösterip etkin dinleyen hem de motive olmam açısından bana fayda sağlayan tüm öğrenci velilerine teşekkürü bir borç bilirim.

Kullanılan slayta ulaşmak için tıklayınız:

http://www.tunahancetin.com/?attachment_id=355